23 Nisan 2007 Pazartesi

LÜTFEN OKUYUN!!!!

SEVGİLİ ARKADAŞLAR BURDA SİZE DOĞU İLERİMİZİN BAZILARINI TANITMAYA ÇALIŞTIK. MEMLEKETİMİZİN HER YERİ ÇOK ÖZEL VE GÜZELDİR FAKAT DOĞU İLLERİMİZİN YERİ BİZİM İÇİN ÇOK AYRI.BU NEDENLEDİR Kİ HEPİNİZİN BU BLOĞU İNCELEMENİZİ ÇOK İSTERİZ. MEMLEKETİMİN HER KÖŞESİNİ GÖRÜN VE ONLAR HAKKINDA BİLGİLER EDİNİN .BEN BURDA SADECE SİZE YOL GÖSTERİYORUM UMARIM BURDA YAYINLANANLAR İLGİNİZİ ÇEKER.

ŞIRNAKTAN GÜNCEL HABERLER



23 04 2007 Pazartesi
Şırnak’ta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı büyük coşkuyla kutlandı. Cumhuriyet Meydanında başlanan kutlama törenine Şırnak Valisi Selahattin APARI, Tümen komutanı Ahmet YAVUZ, Belediye Başkanı Ahmet ERTAK, Cumhuriyet Başsavcısı Hakan ARSLAN, İl Emniyet Müdürü Salih GÖKALP, Tüm Kurum Amirleri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Çelenk koyma töreninin ardından Valiliğe geçen Şırnak Valisi Milli Eğitim Müdürü Ömer BİRLİK, Mehmetçik İlköğretim Okulundan öğrenciler Emine SEKİN ve İsmail DURMAZ’ ı makamında kabul etti. Öğrencilerden Emine SEKİN Vali Makamına oturarak Şırnak Valisini temsil ederek, Vali olsaydım elektrik, yol, su, eğitim ve fakülte konularında Şırnak halkına hizmetler verirdim dedi. Küçük Vali, Vali Selahattin APARI ile bir süre sohbet etti. Buradan Stadyuma geçen Küçük Vali Emine SEKİN, Vali APARI ve beraberindekiler 23 Nisan etkinlikleri çerçevesinde yapılan gösterileri izlediler. Çeşitli dallarda dereceye giren öğrencilerden 1. lere ödüllerini Vali APARI, 2.lere Tümen Komutanı YAVUZ, 3.lere Belediye Başkanı ERTAK verdi. Program bitiminde protokol üyeleri günün anlamına binaen stadyum çevresine ağaçlandırma çalışmalarına katıldılar.
Şırnak Valisi Selahattin Aparı’ nın 23 Nisan Mesajıdır


23 04 2007 Pazartesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı 23 Nisan 1920, Ulusumuzun babadan oğula geçen saltanat yönetimini terk ederek halkın kendisini, seçtiği temsilcileri aracılığı ile yönetmeye başladığı günün adıdır. Devletimizin yönetim sisteminde bu tarihle başlayan büyük değişim, Türk Ulusu’nun binlerce yıllık tarihindeki en büyük devrimi simgeleyen 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanı ile sonuçlanmıştır. Büyük Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK ilk Meclisin açıldığı 23 Nisan 1920 gününü Ulusumuza aynı zamanda Çocuk Bayramı olarak armağan etmiş ve bu yönüyle de büyük Önderimiz dünya ölçeğindeki eşsiz liderliğini bir kez daha göstermiştir.“ Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, yarınlarımızın güvencesi çocuklarımıza hediye ettiği 23 Nisan Çocuk Bayramı’nın ülkemize ve çocuklarımıza kutlu olmasını diliyorum “
Şırnak Valisi Selahattin Aparı’nın Ebeler Haftası Kutlama Mesajı


23 04 2007 Pazartesi
Ana-Çocuk Sağlığı hizmetleriyle birlikte, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası dönemde anneye ve bebeklere bakım hizmetleri veren ebeler, sağlık alanında yurdumuzun her köşesinde oldukça önemli ve kutsal bir görev ifa etmektedirler. Ağır fedakarlıklar içerisinde görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan ebeler, sağlık sistemimizin vazgeçilmez unsurlarından biridir.Bu duygularla, tüm ebelerimizin, Ebeler Haftasını en içten dileklerimle kutlar, sağlık, mutluluk ve başarılar dilerim.
Kültür Merkezinde İlk Tiyatro
23 04 2007 Pazartesi
Adım Tiyatrosunun “Dikkat Aile Var” adlı tiyatro oyunu Şırnaklı Tiyatro severlerle buluştu.Kültür merkezinde gösterime giren tiyatro oyununa Şırnak Valisi Selahattin APARI, Tümen Komutanının eşi Lütfiye YAVUZ İl Emniyet Müdürü Salih GÖKALP ve eşi Handan GÖKALP, , Kültür ve Turizm Müdürü M.Sadık ÇELİK, öğrenciler ve tiyatro severler katıldı. Şırnak Valisi Selahattin APARI tiyatro gösterisinin ardından oyuncuları tebrik ederek çiçek takdim etti. Vali APARI “Kültür Merkezimiz de ilk kez tiyatro gösterisi düzenledik. Bundan sonra Şırnaklı sanatseverlerimize bir çok etkinlikler gerçekleştireceğiz. Şırnak Halkımızı tiyatro ile buluşturduk, buluşturmaya devam edeceğiz.” dedi. Haluk IŞIK’ın yazdığı Zafer KAYAOKAY’ ın yönettiği ve Adım Tiyatro oyuncuları tarafından sergilenen oyunda, televizyonlarda yayınlanan dizi ve magazin programlarından etkilenen aile bireylerinin başlarına gelen dramatik konular anlatıldı.


21 04 2007 Cumartesi
21 Nisan 2007 günü saat:11.00 sıralarında İlimiz Ali Gaffar Okan Cad. Ömerli Sok. girişinde 8-10 yaşlarında iki çocuğun boş arazide buldukları bir parçayla oynadıkları ve taşla ezmeye çalıştıkları sırada patlaması neticesinde yaralanan S.Ş., H.Ö. ve olay yerinden geçmekte olan M.S.B., A.K., isimli şahıslar yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştır. Yaralılardan S.Ş. isimli çocuk hastanede vefat etmiş, diğer yaralıların tedavilerine devam edilmektedir. Olayla ilgili tahkikat devam etmektedir.
Teslim Olmalar Artarak Devam Ediyor


21 04 2007 Cumartesi
19 Nisan 2007 günü pkk/kongra-gel terör örgütü mensubu dört terörist, terör örgütünden kaçarak Şırnak İli Silopi İlçesinde Güvenlik Güçlerine kendiliğinden, silahsız ve teçhizatsız olarak teslim olmuştur.
Bir Terör Örgütü Mensubu Etkisiz Hale Getirilmiştir


18 04 2007 Çarşamba
18 Nisan 2007 tarihinde, Şırnak İli Küpeli Dağı bölgesinde, Güvenlik Güçlerince icra edilen operasyonlar esnasında, bir grup terör örgütü mensubu ile karşılaşılmış, teslim ol çağrısına ateşle karşılık verilmesi sonucu çıkan çatışmada, bir T.Ö. mensubu iki adet el bombası ve bir adet el dürbünü ile birlikte etkisiz hale getirilmiştir. Komuoyuna saygıyla duyurulur.
Şırnakta Terör Örgütüne Darbe


13 04 2007 Cuma
13 Nisan 2007 tarihinde, Şırnak ili Bestler Dereler bölgesinde, Güvenlik Güçlerince icra edilen operasyonlar esnasında, bir grup terör örgütü mensubu ile karşılaşılmış, teslim ol çağrısına ateşle karşılık verilmesi sonucu çıkan çatışmada, bir T.Ö. mensubu iki adet el bombası ile birlikte etkisiz hale getirilmiştir. Komuoyuna saygıyla duyurulur.

ŞIRNAĞIN TARİHİ VE COĞRAFYASI

Tarih
Şırnak ili tarihsel olarak çok eski bir geçmişe sahiptir. Şırnak ili Katip Çelebi’nin 17. yüzyılda yazdığı “Seyahatname” ve tarihi rivayetlere göre Nuh Tufanı öncesine dayanır. Bu rivayetlere göre Cizre, tufandan sonra ikinci kez Hz. Nuh (AS) ve oğulları tarafından inşa edilirken Cizre’nin kızgın sıcağından korunmak için, Şırnak yazlık ve yaylak olarak inşa edilmiştir.
Şırnak, Nuh’un Gemisi kalıntılarının olduğu öne sürülen Cudi Dağı’nın Kuzeyinde Şehr-i Nuh adıyla kurulmuş, önceleri Şerneh, daha sonraki yıllarda ise Şırnak adını almıştır. Şırnak ili tarihte bir çok önemli devletin başkentini kendi topraklarında barındırmıştır. Birinci Babil devletinin başkenti BABİL(Kebeli Köyü) Cizre sınırları içindedir. Aynı zamanda Guti (GUDİ) imparatorluğunun başkenti olan BAJARKARD Silopi ilçesi topraklarındadır.
Şırnak; Guti, Babil, Med, Asur, Pers, Sasani, Emevi, Abbasi, Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde Cizre’ye bağlı bir yerleşim birimi idi. 1913 yılında ilçe olmuş ve Siirt iline bağlanmıştır. Bu konumu 1990 yılına kadar sürmüştür. 18.05.1990 tarih ve 20522 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 16.05.1990 tarih ve 3647 sayılı yasa ile il statüsüne kavuşmuştur. İle bağlı altı ilçe bulunmaktadır. Bu ilçeler Beytüşşebap, Cizre, Güçlükonak, İdil, Silopi ve Uludere’dir.
İle bağlı altı ilçenin tarihleri geçmişlerine ilişkin bilgi aşağıda verilmiştir.
Beytüşşebap ilçesi; ilçe oldukça eski bir yerleşim birimidir. Beytüşşebap, Beyt ve Şebap kelimelerinden elde edilmiş Arapça bir birleşik isimdir. Gençlerin evi anlamındadır. Beytüşşebap tarihi eskilere dayanır. TA’NİN Dağlarından M.Ö.1000-7000 yılları arasında Neolitik dönemlere ait kayalara kazınmış resim ve kompozisyonların bulunması, ilçede 12.000 yıl öncesi insanların yaşadığı ve yerleşik bir düzenlerinin olduğunu gösterir.Tarihi süreç içerisinde ilçeye sırasıyla, Hurriler, Mittaniler, Asurlular ve Urartular egemen olmuşlardır. İlçe, 1054 yılında Selçukluların, 1514 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiştir. 1855 yılında Erzurum, 1865 yılında Van İline bağlanmıştır. 1887 yılında İlçe olan Beytüşşebap, 1926 yılında Siirt, 1936 yılında Hakkari ve 16.05.1990 tarih ve 3647 sayılı yasa ile Şırnak İline bağlanmıştır.
Cizre ilçesi; Cizre M.Ö.4000 yıllarından itibaren Gerzubakarta adıyla Guti devleti hakimiyeti altındadır. Gutiler döneminde ilk Cizre suru yapılmıştır. Cizre M.Ö.1894 yılında l.Babil Devleti yönetimine girmiştir. Babil Cizre’ye 22 Km mesafededir.
Cizre M.Ö.1595 yılında Babil egemenliğinden Arap egemenliğine geçmiştir. Daha sonra Asurlular, Medler, Persler, Sasaniler, Artuklular, Eyyubbiler, Abbasiler, Selçuklular, Moğollar ve 1627 yılından itibaren de Osmanlı Devleti hakimiyeti altına girmiştir.
Cizre beyliği önceleri Diyarbakır Sancak Beyliğine bağlı iken 1841 yılında Musul’a bağlanmıştır. Milli mücadele döneminde büyük başarılar gösteren Cizre’ye Fransızlar gelip şehri savaşsız teslim almak istemişlerse de, halkın direnişi ve silahlanmayı görerek işgalden vazgeçmişlerdir.
İslamiyet’in Cizre’ye girmesi ile birlikte şehre yarımada anlamına gelen Cezire adı verilmiş, Cumhuriyet döneminde ise küçük bir düzeltmeyle Cizre olarak değiştirilmiştir. Önceleri Mardin iline bağlı bir yerleşim birimi iken 16.05.1990 tarih ve 3647 sayılı yasa ile Şırnak iline bağlanmıştır.
Güçlükonak ilçesi; ilçe daha önce Siirt ilinin Eruh ilçesine bağlı bir köy iken, 09.05.1990 tarih ve 3644 sayılı kanunla ilçe olmuştur. 16.05.1990 tarih ve 3647 sayılı kanun ile idari bağlılığı değiştirilmiş ve Şırnak iline bağlanmıştır.
İdil İlçesinin milattan önceki adının Zarih olduğu söylenir. Zapdey adında bir süryaninin ilçeye hizmetlerinden dolayı da İdil’e, Beyt-Zaptdey (Zapdey’in evi) adı verildiği dolaşan rivayetler arasındadır. Milattan sonra(300-400) yıllarında Farslar burayı istila ettiler. Farslar döneminde buraya (Hazak) ismini vermişlerdir. Hazak farsça bir kelime olup, mert ve cesur anlamındadır.
İdil’de 1393 – 1491 döneminde Türkmenlerin büyük ölçüde nüfuz ettikleri ve 1387 yılında Timur’ un istila ettiği bilinmektedir. Timur’un ölümü ile Karakoyunlu devletinin eline geçen İdil, o günden sonra Türklerin hakimiyeti altına geçmiştir. 1924 yılına kadar köy olan İdil, bu tarihten itibaren Cizre ilçesine bağlı bir bucak, 1937 yılında ise Mardin iline bağlı ilçe olmuştur.
İdil, 18.05.1990 tarih ve 20522 Resmi Gazetede yayınlanan 16.05.1990 tarih ve 3647 sayılı kanunla Şırnak İline bağlanmıştır.
Silopi İlçesi de, M.Ö. çeşitli kavimlerin yaşadıkları bir yerleşim birimidir. Bu durum ilçenin çevresinde bulunan tarihi eserlerden anlaşılmaktadır. Asurlular ve Roma İmparatorluğunun yönetiminde uzun yıllar kaldıktan sonra Selçukluların yönetimine geçmiştir. Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Cizre İlçesi ile birlikte Osmanlı İmparatorluğuna bağlanmıştır. 16.05.1990 tarih ve 3647 sayılı kanunla Şırnak İline bağlanmıştır.
Uludere İlçesinin tarihi, millattan önceki yıllara dayanır. Tarihin seyri içinde Urartular Medler, Persler, Romalılar, Arsaklılar ve Sasanilerin egemenliğine girmiştir. 1054 yılından itibaren Türkmenlerin tarih sahnesine çıktığı bilinmektedir. 1142’de İmadettin Zenginin ve 1260 yılında Hulagu’nun Hakkari yöresini ele geçirmesini izleyen yılların kargaşalığı, yöre beylerinin 1349’da Karakoyunlulara bağlanmayı kabul etmeleri ile durur. 1386’da Timur ve 1502’den itibaren Safevi hakimiyeti altında yaşayan Uludere, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı İmparatorluğuna bağlanarak bütün il beyleri gibi içişlerinde serbest bırakılır. Aşiret Beyleri kendi egemenlik haklarını korumak, Osmanlı toprak sisteminin dışında bir sistemle yönetilmek ve seferlere asker yollamak şartıyla İmparatorluğun egemenliğinde Cumhuriyete kadar kalmışlardır.
Cumhuriyetin ilanından sonra bucak haline getirilerek Beytüşşebap İlçesine bağlanan Uludere, 27.06.1957 tarihinde yürürlüğe giren 7033 Sayılı Kanunla ilçe haline getirilmiştir. 16.05.1990 tarihinde çıkarılan 3647 Sayılı Kanunla yeni kurulan Şırnak iline bağlanmıştır.
Coğrafya
Şırnak ili 37°31 kuzey enlemleri ve 42°28 doğu boylamları arasında yer almaktadır. Yüzölçümü 7.172 Km2 , ortalama 1.400 metre rakımı ile deniz seviyesinden oldukça yüksek olan Şırnak ili topraklarının batı kesimi, yüzölçümünün ¾’ü Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Dicle Bölümünde yer alırken; geri kalan yüzölçümünün ¼’ü ise Doğu Anadolu Bölgesi içinde kalır.
İl batıda Mardin, kuzeyde Siirt, kuzeydoğuda Hakkari illeri ile güneyde Irak ve Suriye Devletleriyle çevrilidir.
a) Topoğrafik Yapısı
Şırnak ilinin batı ve güney kesimindeki bazı düzlükler dışında, büyük bölümü akarsular tarafından derince yarılmış platolar halindedir. Bu coğrafi yapı içerisinde 2 agro-ekolojik alt bölge bulunmaktadır. Birinci agro-ekolojik alt bölge, rakımı 300-400 metre arasındaki geniş ovaların yer aldığı Cizre, Silopi ve İdil İlçelerini; ikinci agro-ekolojik alt bölge ise rakımı 1000 metre ve üzerindeki engebeli, sarp yamaçlar ve yüksek dağların yer aldığı, tarım alanın az, buna karşılık orman ve meraların geniş çapta bulunduğu Merkez, Beytüşşebap, Güçlükonak ve Uludere İlçelerini kapsamaktadır.
Şırnak İlinin Başlıca Akarsuları
Akarsu Adı
İl Sınırları İçinde Uzunluğu (Km)
Debisi (M3/S)
Kolu Olduğu Nehir
Hezil Çayı
67
17,03
Dicle Nehri
Çağlayan Çayı
55
4,87
Dicle Nehri
Kızılsu Çayı
49
9.23
Dicle Nehri
Dicle Nehri
95
Dicle Nehri
Dağlık kesimlerde Güneydoğu Toroslar sistemine bağlı yüksek kütleler vardır. İlin önemli dağları; Cudi, Gabar, Namaz ve Altın Dağlarıdır. Cizre, Silopi ve İdil İlçeleri geniş düzlükler halindedir. İlin en önemli akarsuyu Kızılsu, Hezil ve Habur Çaylarının beslediği Dicle Nehridir.
b) İklimi
Şırnak ilinin iklimini belirlerken ili, bulunduğu bölgelere göre değerlendirmek gerekir.
1-İlin Doğu Anadolu Bölgesinde kalan Şırnak Merkez, Beytüşşebap ve Uludere ilçelerinde kışlar serttir. Kuzeyden gelen soğuk havalar kışın bu yörenin sert ve karlı geçmesine neden olur. Karla örtülü gün sayısı güney bölgesine göre daha fazladır.
2-İlin Güneydoğu Anadolu Bölgesi içinde kalan Cizre, İdil, Güçlükonak ve Silopi İlçelerinde kışlar daha ılık fakat yazlar ise aşırı sıcaktır.
İlde Doğu Anadolu ikliminin birbirine karşıt iki hava kütlesi etkisini göstermektedir. Bunlardan birisi, bölgeyi özellikle kış aylarında etkisi altında bulunduran, buna karşılık yaz aylarında kuzeye çekilen soğuk kuru hava kütlesidir.
Şırnak’ta yıllık yağış ortalaması 633 mm3 civarındadır.
c) Bitki Örtüsü
Şırnak’ta bitki örtüsü iklim özelliğine bağlı olarak değişiklikler göstermektedir.
İklimin karasal olması doğal bitki örtüsü üzerinde etkili olmuştur. Mevsim içindeki yağışların az olması, doğal bitki örtüsünün bozkır olmasına neden olmuştur. Dağlık alanda yer alan ormanlar seyrek niteliktedir. Ormanaltı bitki örtüsünü kurakçıl bitkilerin oluşturduğu bu bölgedeki başlıca ağaç türü meşedir. Özellikle Beytüşşebap ve Uludere civarında bulunan dağların yüksek yerlerinde alpin çayırları bulunur.

şırnak resim galerisi

İDİLDEN BİR GÖRÜNÜM



























20 Nisan 2007 Cuma

GAZİANTEPTEBİN MÜZESİ

Hasan Süzer Etnografya Müzesi
Gaziantep ili Bey Mahallesi Hanifioğlu Sokak'ta yer alan bina, içinde bulunduğumuz asrın başlarında inşa edilmiştir. Daha sonra birkaç kere el değiştiren bina, 1985 yılında çok harap bir vaziyette iken işadamı sayın Hasan Süzer tarafından satın alınmış, restorasyonu tamamlandıktan sonra "Hasan Süzer Etnografya Müzesi" olarak kullanılmak şartıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağışlanmış ve Gaziantep Müzesi'nde bulunan Etnografya bölümü bu binaya taşınarak Konak-Müze tarzında tanzim edilmiştir. Bina ana kaydı içine oyulmuş mahzen üzerine 3 kattan oluşmakta, ikisi ana yola, diğeri ara sokağa açılan üç girişi bulunmaktadır. Ön cephedeki işlemeli büyük kapıdan "hayat" adı verilen orta bahçeye, küçük kapıdan ise "selamlık" denilen bölüme geçilmektedir. Hayatın güneybatı köşesinde; üst katında oturma odası, alt katında ocaklık ve tuvaletin yer aldığı iki katlı müstakil bir bina daha yer almaktadır.
Bu bölüm evin hizmetkarları tarafından kullanılmıştır. Hayat, ince bir taş işçiliğinin eseri olan renkli taşlarla kaplanmıştır.

Bodrum katları; birbiri içine geçme iki ayrı mekandan ibaret olup, ikisi arasında yaklaşık 2 metre kot farkı mevcuttur. Tamamen yerli kayaya oyulmuş mağara görünümündeki bodrum katta, pekmez ve zeytinyağı depolamaya yarayan küpler, erzak depolamaya yarayan bölümler ve su kuyusu bulunmaktadır. Bu bölümde ayrıca büyük bir dokuma tezgahı yeralmaktadır.
Zemin katta; iki oda, "ocaklık" adı verilen mutfak, evin hamamı ile bu mekanın ısınmasını sağlayan ocaklar ve iki farklı taraftan birinci kata çıkan merdivenler yer almaktadır. Hamam, Türk hamamı özelliklerini taşımakta, külhandan gelen ve alttan geçen duman vasıtasıyla ısınmaktadır. Girişin sağında yer alan oda "tandır odası"dır. Adını tandır denilen gömme bir taş ocak üzerine konan bir kürsü ve onun üzerine örtülen geniş bir yorgandan oluşan mahalli bir ısınma sisteminin burada bulunmasından almaktadır.
Birinci katta sofada, taş işçiliği ve boyalı tezyinatı ile dikkati çeken bir çeşme ve Hayat'a bakan üç ayrı oda yer almaktadır.


Odalardan birisi gelin görme odası, diğeri günlük yaşamın sürdürüldüğü iş odası, üçüncü oda ise erkek misafirlerin ağırlandığı selamlık bölümü olarak tanzim edilmiştir. İkinci katta yer alan odalardan ikisi ev sahibine ait harem bölümü olarak düzenlenmiştir. Üçüncü katta terasa geçişi sağlayan camekanlı bir oda ve "güvercinlik" bulunmaktadır. Bu bölüm günün yorgunluğunun giderildiği sakin bir köşe olarak canlandırılmıştır.
Bina içinde yer alan bölümler günlük yaşamdaki fonksiyonlarına göre yörenin eşyası ile donatılmış, mankenlerle teşhire canlılık ve gerçekçilik verilerek hizmete sunulmuştur.










GAZİANTEPTEN KÜLTÜR VE SANAT HABERLERİ


Zeugma'nın 'sanal' görüntüleri hazır
Arkeoloji Müzesi Müdür Vekili Mehmet Önal, Zeugma Antik Kentinin üç boyutlu dijital sanal görüntülerini Müzeler Haftasının başladığı 18 Mayıstan itibaren ziyaretçilere izleteceklerini söyledi. Önal, Zeugma Kazı Başkanı Doç. Dr. Kutalmış Görkay ve ekibinin yürüttüğü Zeugma Antik Kenti'nin üç boyutlu dijital sanal görüntülerinin hazırlanması çalışmasının tamamlandığını belirtti. Mehmet Önal, 2006 yılının Eylül ayında başlayan çalışmanın geçen ay bitirildiğini ve hazırlanan üç boyutlu dijital sanal görüntülerin Gaziantep Arkeoloji Müzesi'ne teslim edildiğini ifade ederek, ''Üç boyutlu dijital sanal görüntüler de Zeugma Antik Kenti'nin güzelliklerini bir başka biçimde gözler önüne seriyor'' dedi. Önal, sözlerinin şöyle sürdürdü: "Bu güzel görüntüleri müzemize gelen yerli ve yabancı konuklarımızla paylaşacağız. Hazırlıklarımızı tamamladık, sanal görüntüleri Turizm Haftasının başladığı 18 Mayıstan itibaren ziyaretçilere izleteceğiz. Müzemizi ziyaret eden konuklarımız, Zeugma Antik Kentinden çıkarılarak müzemizde sergilenen değerleri eserleri görme yanında bu eserlerin çıkarıldığı kentin sanal görüntülerini de izleyebilecek.'' Önal, Zeugma Antik Kentinin üç boyutlu dijital sanal görüntülerinin, antik kentteki kalıntıların restorasyonu yanında Gaziantep Arkeoloji Müzesinin tanıtımı için de kullanılacağını bildirdi.
İSPANYA'DA TANITMA FIRSATI
Önal, Kültür ve Turizm Bakanlığının, Gaziantep Arkeoloji Müzesi'ni Avrupa'da Yılın Müzesi Ödülü'ne (EMYA) aday gösterdiğini, bu teklifle birlikte müzelerini İspanya'da tanıtma fırsatı bulduklarını ifade etti. Avrupa Müze Forumu tarafından düzenlenen yarışmamın finalinin 5 Mayıs 2007'de İspanya'da yapılacağını vurgulayan Önal, "Finalde, aralarında İngiltere, Fransa, Almanya, Yunanistan ve İspanya'nın da olduğu 20 ülkeden 33 müze yarışacak. Yarışmada Türkiye'yi biz temsil edeceğiz. Yarışmaya katılan müzemize, Gaziantep Ticaret Odası (GTO) ve İl Özel İdaresi de destek veriyor. Yarışma öncesinde müzemiz ile ilgili olarak hazırlanmış, görüntü, broşür ve kitapları İspanya'ya gönderdik. Ben de yarışma için 1 Mayısta İspanya'ya gideceğim. Yarışmanın yapılacağı 5 Mayısta diğer müzelerin yetkilileriyle birlikte Gaziantep Arkeoloji Müzesi'ni tanıtmak için 30 dakikalık bir sunum yapacağım. EMYA ödülünü alarak müzemizi uluslararası alanda daha iyi tanıtmak istiyoruz" dedi.

gaziantebin meşur yemekleri

PATLICAN KEBABI
MALZEME;
1.5 kg. iri Kemer patlıcan
1 kg. az yağlı kıyma
5-6 adet domates
5-6 adet yeşilbiber
Karabiber
Tuz

Patlıcanlar yıkanıp sapları kesildikten sonra 2.5-3 cm. uzunluğunda enine kesilir.Bu arada kıyma,tuz ve karabiber iyice yoğrulur.Ceviz büyüklüğünde parçalara ayrılır.Şişlere bir patlıcan bir yuvarlanmış kıyma saplanır,elle biraz yassılaştırılır. Domates ve biberler ayrı ayrı şişlere saplanıp orta harlı ve alevsiz mangal ateşinde çevrilerek pişirilir.Pişen patlıcanlar sırası bozulmadan düzgün bir şekilde tepsiye çekilir.Üzerine pişmiş olan domates ve biberler konur ve ağzı kapatılarak ateş üzerinde demlendirilir.5-10 dakika sonra servis yapılır.


KÜLBASTI


MALZEME;

1 kg. dana bonfile

1 adet domates

1 baş sarımsak

1 yemek kaşığı biber salçası

Zeytinyağı

Kuru nane,karabiber,tuzPulbiber


Dana bonfile 200 gr. halinde 5 parçaya bölünür.Muşta ile dövülerek yastılanır.Domates ve sarımsak ezilir.Biber salçası, pul biber,zeytinyağı,nane,karabiber,ezilmiş domates ve sarımsak karıştırılır ve et ile terbiyelenir.Terbiyelenen et ızgarada pişirilir.Servise sunulur.

CAĞIRTLAK KEBABI


MALZEME;
150 gr kuzu ciğeri(4 şiş)
30 gr ciğer çözü (ciğer yağı)
Piyaz Malzemesi:
1 tutam maydanoz, 1 adet küçük baş kuru soğan.
Yetercince tuz, karabiber,kimyon
Sumak ekşisiKırmızı pul biber.

Ciğer kuşbaşı büyüklüğünde parçalara ayrılır. ciğer çözüde aynı büyüklükte parçalara bölünür. Kuşbaşı büyüklüğündeki 5 tike ciğer ve 1 çöz; her şişe iki tike ciğer 1 tike çöz, 3 tike ciğer olacak şekilde saplanır.Şişlere geçirilmiş ciğerler harı geçmiş kömür ateşinde yakmadan çevire çevire pişirilir.Piyazın Hazırlanışı: Kuru soğan ince doğranır,sumak ekşisiyle karıştırılır, Maydanoz ince bir şekilde doğranarak karıştırılır, hazırlana piyaz tabaktaki ciğerin yanına limon, yeşil biber, turp ve mevsimine göre yeşillikle birlikte hafiften tuz, biber, kimyon atılır.konarak servise sunulur. Yanında ayran da içilebilir.



YENİ DÜNYA KEBABI
MALZEME;
500 gr. yenidünya
500 gr. az yağlı kıyma
Tuz
Karabiber

Kıymaya biraz tuz ve konarak az suyla yoğrulup ceviz büyüklüğünde köfteler yapılır.Yeni dünyaların iri olanları seçilir ve ortadan kesilerek çekirdekleri çıkartılır.Şişe bir yenidünya bir köfte saplanarak mangalda pişirilir ve servis yapılır
TABİKİ ARKADAŞLAR GAZİ ANTEP MUTFAĞI BINLARLA SINIRLI DEĞİL GENİŞBİR BİLGİYE SAHİP OLMAK İSTİYORSANIZ www.gaziantep.net GİRERSENİZ BURDA DAHA AYRINTILI BİR ŞEKİLDE YEMEK ÇEŞİTLERİNİ BULABİLİRSİNİZ


gaziantepten güncel haberler

Kaleye çevre düzenlemesi

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin, tarihi Antep Kalesi çevresinde yaptığı düzenleme çalışmaları sürdürülüyor. Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan yazılı açıklamada, Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan Kale Çevre Düzenleme Projesi'nin, Adana Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından onaylandığı belirtildi. Açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın sağladığı kaynağa istinaden Gaziantep Valiliği İl Özel İdaresi tarafından ihalesi yapılan çevre düzenlemesinde çalışmaların devam ettiği kaydedilerek, "Aralık 2007 tarihinde Kale etrafındaki üç yapının restorasyonlarının tamamlanarak eş zamanlı olarak hizmete açılması planlanmaktadır" denildi.
Kale etrafında bitkilendirme, oturma alanları, havuz, aydınlatma, kaldırım, yürüyüş yolları, kafeterya, danışma bürosu ve otopark ile sosyal donatı alanı oluşturulacağı ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
"Kalenin giriş meydanının düzenlenmesi, gişeler, giriş çıkış turnikeleri, turizm bilgilendirme ofisi, hediyelik eşya üniteleri, seyir mekanları ve bilgilendirme panoları yer alacaktır. Kale altı sokak, Şirvani Cami sokak, Köprübaşı sokak, Naip Hamamı sokak ve Mezbaha caddesi çevre düzenleme projesiyle yeni çehresine kavuşacaktır. Böylece kale ve çevresi hem şehrin cazibe merkezi haline getirilecek hem de tarihi doku korunacaktır. Tarih turizmi ile bölgeye olan ilgi artırılıp, turizm potansiyelinin güçlenmesi sağlanacak, yeni nesillere sosyal ve kültürel değerler emanet edilerek hayat kazandırılmış olacaktır. Bu projenin hayat bulmasıyla birlikte, Kale çevresinden Bakırcılar Çarşısı'na kadar olan hat üzerinde de projelendirme çalışmalarına başlanarak, Büyükşehir Belediyesi, tarihi ve kültürel mirasın korunması ve yaşatılması ile ilgili projelerini hayata geçirerek Gaziantep halkına hizmet etmeye devam edecektir."(İHA)

Ömer Abuşoğlu' nu Trafik Kazasında Kaybettik...


Osmaniye'nin Toprakkale ilçesinde otomobiliyle şarampole uçan ANAP Grup Başkanvekili ve Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu (56) hayatını kaybetti. Kazada yaralanan Abuşoğlu'nun 2 yaşındaki torununun da beyin ölümü gerçekleşti.
Ailesiyle birlikte Gaziantep'ten Ankara'ya gitmek için dün 06 YOR 81 plakalı Toyota marka otomobille yola çıkan Abuşoğlu, Osmaniye'nin Toprakkale ilçesi otoban turnikelerine geldiğinde direksiyon hâkimiyetini yitirdi. Bariyerlere çarpan otomobil şarampole yuvarlandı.
Yoğun bakıma alındıAbuşoğlu, eşi Aysel (53), gelini Yadigâr (28) ve torunu 2 yaşındaki Ayşegül Sena yaralandı. Ömer Abuşoğlu, Osmaniye Devlet Hastanesi'nde kalp ve damar cerrahisi olmaması nedeniyle Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'ne sevk edildi. Burada yoğun bakıma alınan Abuşoğlu, 2.5 saat süren yaşam mücadelesini 18.30'da kaybetti. Kazayı hafif sıyrıklarla atlatan Aysel Abuşoğlu, eşinin ölüm haberini hastanede aldı.
Yetkililer, yaklaşık 1.5 ay önce kalbine stent takılan Abuşoğlu'nun, geçirdiği kalp rahatsızlığı ya da direksiyonda uyuması sonucu direksiyon hâkimiyetini kaybettiği ihtimali üzerinde durulduğunu kaydettiler. Abuşoğlu, bugün memleketi Gaziantep'te toprağa verilecek.
HASAN KILIÇ Osmaniye DHA

Okulda Şiddet


Gaziantep'te okul bahçesinde lise öğrencilerinin kavgasını ayırmaya çalışan bir öğretmen, bir öğrencinin şikayeti üzerine okula gelen yakınları tarafından darp edildi. Edinilen bilgiye göre, Alleben Mahallesi üzerinde bulunan Bayraktar Lisesi'nde okuyan 10. sınıf öğrencisi H.S. ile bir grup öğrenci arasında kavga çıktı. Öğrencilerin kendi aralarında kavga ettiğini gören beden eğitimi öğretmeni Fethullah D. olaya müdahale ederek, kavgayı ayırmak istedi. Okul bahçesinde meydana gelen kavgayı ayırmak isteyen beden eğitimi öğretmeni Fethullah D. ile 10. sınıf öğrencisi H.S. arasında tartışma çıktı. Tartışma üzerine öğrenci H.S. telefonla yakınlarını arayarak öğretmen Fethullah D.'yi şikayet etti.
H.S.'nin telefonu üzerine okula gelen yaklaşık 10 kişilik bir grup, öğretmen Fethullah D. ile tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine H.S.'nin yakınları olduğu iddia edilen grup, öğretmen Fethullah D.'yi okul bahçesinde darp etti. Okul idaresi ve öğretmenlerin ihbarı üzerine okula çok sayıda polis ekibi geldi. Polis, kavgaya müdahale ederek öğretmen Fethullah D.'yi darp ettikleri gerekçesiyle grubu gözaltına aldı.
Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. (olaymedya)

Nevruz Sakin Geçti

Gaziantep'te Nevruz etkinlikleri düzenlendi. Etkinliğin yapılacağı İstasyon Meydanı'nda, yoğun güvenlik önlemi alınırken, alana gelen vatandaşlar üst aramasından geçirildi. Gaziantep'te Nevruz etkinlikleri düzenlendi. Etkinliğin yapılacağı İstasyon Meydanı'nda, yoğun güvenlik önlemi alınırken, alana gelen vatandaşlar üst aramasından geçirildi. Nevruz kutlaması, Nevruz Tertip Komitesi adına DTP Gaziantep İl Başkanı Vakkas Dalkılıç'ın konuşmasıyla başladı. Yapılan konuşmalar sonrasında alana toplananlar müzik eşliğinde halay çekip eğlendiler. Bu arada, alanda bulunan bazı grupların zaman zaman yasa dışı sloganlar attığı gözlendi. Ayrıca, kutlamalar sırasında, alana girmek isteyen bir kişiye polisin kimlik sormasına tepki gösterilmesi üzerine kısa süreli gerginlik çıktı. Alanda bulunan polis ekipleri, gruba müdahale ederek, gerginliği kısa sürede sona erdirdi. Nevruz kutlamaları sonrasında, vatandaşlar, polis gözetiminde olaysız bir şekilde alanı terk
GAZÜ’DE NEVRUZ ATEŞİGaziantep'te, Nevruz Bayramı çeşitli etkinliklerle kutlandı.
Gaziantep Valiliği ve Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) işbirliğiyle düzenlenen kutlama programı, GAZÜ yerleşkesinde, Rektör Prof. Dr. Erhan Ekinci, Vali Yardımcısı İsmet Bayhan ve İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Tapan ile akademisyenler ve öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirildi.
GAZÜ Fen ve Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Dç. Dr. Behiye Köksel, konuşmasında, en eski bahar bayramı olan Nevruz bayramında baharın gelişinin coşkuyla kutlandığını söyledi.
Nevruz'un kelime anlamının ''yeni gün'' olduğunu ifade eden Köksel, ''Mevsim şartlarının hayati önem taşıdığı, sosyo-kültürel anlamda toprağa ve hayvancılığa bağlı yaşam süren toplumlarda baharın başlaması, yoksulluktan bereket ve bolluğa kavuşmak anlamında büyük bir coşku ve kutsanma sebebidir'' dedi.
Behiye Köksel, Nevruz adetleri içerisinde kötülüklerde temizlenme, yenilenme, esi yılın ağırlığından kurtulma ve dileklerin gerçek olması amacıyla ateş üzeriden atlamanın önemli bir yer tuttuğunu anlatarak, şunları söyledi:
''Kültürümüzde köklü bir yere sahi olan bahar bayramı, değişik tarihlerde de olsa Çin Seddi'nden Avrupa'ya kadar Avrasya'da birçok halkların kutladığı bayramdır. Bahar herkesin baharı, bayram herkesin bayramıdır. Yeni bir yılın başlangıcı, baharın bolluğu, sevinci ve coşkusuyla gelişi anlamında gelenek ve göreneklerimizin sergilendiği Nevruz bayramınız kutlu olsun.'' Törende, İl Milli Eğitim Müdürlüğünce düzenlenen ''Nevruz'' konulu şiir, resim ve kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi. Daha sonra Rektör Prof. Dr. Ekinci, Vali Yardımcısı Bayhan ve İl Jandarma Alay Komutanı Albay Tapan, Nevruz ateşini yaktı ve baharın bolluk getirmesini simgeleyen ''bereket tepsisini'' ateşe attılar Öğrenciler de davul zurna eşliğinde halay çekerek, ateşin üstünden atladılar.(olaymedya)

Okyanus Parkı İPTAL


Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, Gaziantep'te 75 milyon dolara mal olması beklenen Türkiye'nin ilk, dünyanın en büyük üçüncü okyanus parkı projesinden vazgeçtiklerini söyledi.

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, Gaziantep'te 75 milyon dolara mal olması beklenen Türkiye'nin ilk, dünyanın en büyük üçüncü okyanus parkı projesinden vazgeçtiklerini söyledi. Güzelbey, yaptığı açıklamada, yap-işlet-devret modeli ile yabancı sermaye ile gerçekleşecek projede yasal süreç işleyince bu büyük projeyi iptal ettiklerini belirtti. Bölge İdare Mahkemesi'nden gelecek karar için en azından iki yıl beklemek zorunda olduklarına dikkat çeken Güzelbey, ''Bu işte yasal süreç işleyince vazgeçtik. Yabancı sermaye ürkek kuş gibidir serbest bırakırsan uçurursun, çok sıkarsan canını çıkarırsın. Yabancı yatırımcı ile görüştüğümüzde Türkiye'deki bürokrasiden, yargı sürecinden, ihale sürecinden çekindiklerini ifade ediyorlar'' diye konuştu. Alman yatırımının gerçekleşmemesi nedeniyle Kuveyt'le işbirliği olanaklarını gündemlerine aldıklarını, Gaziantep'e yatırım olanaklarını gündeme getireceklerini kaydeden Güzelbey, şöyle konuştu: ''Şimdi baktığınız zaman yurt dışında işler böyle değil. Eğer kentin, ilin menfaati varsa bu her şeyin üstünde geliyor. Ama Türkiye'de bu zihniyete ne yazık ki prim veriliyor. Yaptıran değil yaptırmayan hep kahraman oluyor. Şunu yaptırmadık, bunu engelledik diye seviniyorlar. Aslında burada kaybeden kim diye sormak gerekiyor. Tabii ki şehir kaybediyor. Bu kadar net ve açık. '' -''BU PROJE BİZİM İÇİN GEREKLİYDİ''- ''Okyanus Park'' bizim için gerekliydi, bu proje Gaziantep'e ivme kazandırıp, kenti cazibe merkezi haline getireceğini anlatan Güzelbey, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Gaziantep'te 80 bin metrekarelik alanda inşa edeceğimiz okyanus parkında büyük bir gölün yanı sıra yüzme havuzları, su oyunları eğlence mekanları, botanik bahçesi, 5 yıldızlı bir otel, 1800 kişilik bir oditoryum, kültür merkezi, sinema, spor salonları, tenis kulübü, çocuk parkları, fast food ve restoranlar, otopark ve gezi alanları yer alacaktı. Parkın işletme aşamasında 200-350 kişiye istihdam sağlaması ve kentin ekonomisine canlılık kazandırmasının yanı sıra bölgenin ve Ortadoğu'nun en önemli su oyunları, kültür ve konaklama merkezi olmasını hedeflemiştik. '' Okyanus parkı projesinin dünyaca ünlü Alman mimar Neumayer tarafından çizildiğini belirten Güzelbey, şunları kaydetti: ''Okyanus parkı, kültür parkı içine yapmayı düşündüğümüz 80 bin metrekarelik bir alana yayılacaktı. Bu parkın başlangıç yeri Sarıgül Mahallesi'nde Zübeyde Hanım Bulvarı'na girerken sol taraftan başlıyordu. Yeşil örtü bozulmayacaktı. Yap-işlet-devret modeliyle yapacağımız projeyi Alman bir firmayla ortaklaşa geliştirecektik. Belediye olarak cebimizden para da çıkmayacaktı. Ayrıca, Gaziantep ekonomisine, istihdamına ve iç turizme önemli katkıda bulunacak, parka hem çevre illerden hem de bölge ülkelerinden ziyaretçi gelecekti.'' Güzelbey, Okyanus parkının iptal edilmesiyle birlikte kendi imkanları ile yapımını gerçekleştirdiklerini ''Şehir Parkı'' projesini yapmaya başladıklarını kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Okyanus parkını şehir parkı olarak değiştirdik. Orada, yürüyüş alanları, havuz, büfe, çocuk oyun alanları, çok amaçlı bir salon, restoran olacak. Bu alanda otel projemiz yok, bizden önceki dönem içinde satılan arazide otel projesi var ama otel yapılmıyor. satılan arazide hemen oteli yapacaksın diye şartta konuşmamış. Burası daha da bekleyecek gibi. belediye olarak elimizden bir şey gelmiyor. Yurt dışında böyle rantlı bir yer satıldığı zaman süre konuluyor, 5 sene içinde yapmazsan belediye yüzde 20 vergi olarak alıyor. 5 yıl içinde yapılmazsa mülk tekrar belediyeye geçiyor. Bu şehir şimdi nasıl büyüsün, her yerde hazine arazileri, belediye mülkleri var. Bizim bir yerimiz yok. '' -OKYANUS PARK PROJESİNİN GEÇMİŞİ- CHP İl Başkanlığı ve Sivil toplum Örgütleri, geçen yıl Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nce yapılması planlanan Okyanus Park projesinin ihalesinin iptal edilmesi ve çalışmaların durdurulması istemiyle İdare Mahkemesi'ne başvurmuştu. Gaziantep'te 41 sivil toplum örgütünce oluşturulan 100. Yıl Atatürk Kültür Parkı'nı Koruma Platformu da Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin hazırladığı Okyanus Parkı Projesi'nin 100. Yıl Atatürk Kültür Parkı'nın bütünselliğini bozacağını düşündüklerini bildirmiş, projenin iptalini istemişlerdi.(olaymedya)

GAZİANTEPTEN GÜNCEL HABERLER

sevgili arkadaşlar bugünkü bloğumuzda gaziantepten güncel haberleri yayınlayacağım.

DOĞUNUN İNCİSİ GAZİANTEP


GAZİANTEP

Paleolotik çağdan bu yana çeşitli kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapan Gaziantep, Anadolu’nun ve Dünyanın en eski yerleşim yeridir.6000 yıllık tarihi geçmişi ile ilimiz, Tarihi ve kültürel zenginlikleri Antik Kentleri,Mozaikleri,camileri, Kiliseleri, Hanları,Hamamları, Bedestenleri ve pek çok yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile bir metropol kenttir. Gaziantepliler bitmez tükenmez enerjisi, azmi ve girişimciliği ile kendi sanayisini kendisi kurmuş örnek bir sanayi ve ticaret kenti meydana getirmişlerdir.Gaziantep Güneydoğu nun en büyük Türkiye'nin ise 6. Büyük kentidir.Güneydoğu Anadoluyu batıya bağlayan kara ve demiryollarının merkezi olması,Uluslarası havaalanı ile tam bir metropol kenttir.Gaziantep'in şu an 9 ilçesi 17 beldesi ve 616 köyü vardır.İlin nüfusu 1.450.000 civarındadır.Gaziantep'in rakımı ise 850 metredir.

Gaziantep'in adı: Eskiden Ayıntap olarak adlandırılan Gaziantep adını tarihin derinliklerinden,sıfatını Milli Mücadeledeki kahramanlıklarla dolu müdafasından almıştır. Ayıntap olan ismi daha sonra Antep olarak geçmeye başladı.1921 yılında ise Gazi ünvanını alarak GAZİANTEP oldu.

15 Nisan 2007 Pazar

BENİM MARDİNİM

EVLERİ TAŞTAN FAKAT YÜREKLERİ MÜKEMMEL İNSANLARIN ŞEHRİ MARDİN
Evet arkadaşlar benim mardinim. Böyle söylediğime bakıpta benim mardinli olduğumu sanmayın. ben asıl izmir doğumluyum fakat babamın mesleğinden dolayı 3 sene mardinde yaşadım. ama emin olun mardinliden daha çok mardinli oldum ve mardinli kadar mardini çok sevdim. size burda elimden geldiğince tanıtmaya çalıştım fakat emin olun mardin anlatılmaz yaşanır. hayatımın en güzel yıllarını orada geçirdim çocuktum fakat ilk arkadaşlığı orda tanıdım .insanlarını size anlatmakla bitiremem . sizinle kısa bir anımı paylaşmak istiyorum ben yaklaşık 12 yaşalarında felandım bir gün arkadaşlarla okul çıkşı şehir turuna çıktık bilirsiniz çocuklar meraklıdır, tabi kaybolduk ve ilk gördüğümüz evin kapısını çaldık çünkü çok susamıştık ben aklımdan kapıyı açsalarda bize su verceklerini hiç düşünmemiştim kapıyı açan kişi tam türkçe bilmiyordu fakat bize hiç bir soru sormadan ve yargılamadan içeri aldı ve su verdi sonra evdeki büyük oğlu bizi şehir merkezine kadar götürdü ben çok şaşırmıştım doğrusu ve çok mutlu olmuştum hayatımda bu kadar misafir perver ve iyi niyetli kimseyle tanışmamıtım küçüktüm fakat bende çok büyük etkisi oldu o günün .mardinin insanı benim için bir başka arkadaşalar diyorumya anlatmakla olmaz yaşamak lazım. havasını solumak ve toprağının her yerinde yürüyüp bu muhteşem duyguyu tatmak lazım emin olun bir gün yolunuz düşerde giderseniz ve çok yorulup dinlenmek isterseniz herhangi bir kapıyı çalmanız yeter sizi en iyi şekile ağırlayacak yürekler hep ordadır.....
nazlı meral KORKMAZ

MARDİNDEN GÜZEL GÖRÜNTÜLER


MARDİNİN DAR FAKAT BİR OKADARDA SAMİMİ SOKAKLARI

MARDİN EVLERİ ÜZERİNDEKİ İŞLEMELERE BİR ÖRNEK


MARDİNİN EVLERİNDEN BİR GÖRÜNÜŞ



MARDİNE BİRDE ÜSTTEN BAKIN




MARDİNİN EŞİ OLMAYAN EVLERİNDEN BİR GÖRÜNTÜ





MARDİNDE EL SANATLARI




MARDİNDE EL SANATLA
.Mardin’deki kumaş dokumacılığı tamamı ile ortadan kalkmış, kuyumculuk özellikle Midyat ve Merkez İlçe’de gelişmiştir. Yine aynı yörede dantel ve oya işlemeciliği de gelişmekte, perde, masa örtüsü, yastık kenarı gibi ürünler yapılmaktadır. Bakırcılık ve kalaycılık ise eski önemini yitirmiştir. Tüm Mardin’de yapıların en belirgin özellikleri zengin taş işçiliğine sahip olmalarıdır. Yok olma aşamasında olan bu sanatı öğretmek amacıyla, Midyat Kaymakamlığı "Taş Kesme ve İşleme Atölyesi" açmıştır. Bu atölye de eski ustalar öğrencilere bu sanatı öğretmektedirler. Atölye bölge de yapılan restorasyon çalışmaları için iyi bir kaynak teşkil etmektedir.

MARDİNİN CAMİLERİ,MEDRESELERİ VE MANASTIRLARI


MOR YAKUP MANASTIRI
Eski bir tapınak kalıntısı üzerine inşaa edilen manastır, Nusaybin ilçe merkezinde yer almaktadır. M.Ö. 328 yılında, Mor Yakup’un ölümünden sonra, adına ithafen inşaa edilen yapı özgün mimarisiyle Nusaybin’deki önemli eserler arasındadır.
DEYR'ÜL ZAFARAN MANASTIRI
Deyr’ul Zafaran Manastırı, Mardin’in doğusunda Mezopotamya ovasına bakan yamaçlarda yer almaktadır. Bir Sin Mabedinin üzerine kurulan manastırın kesin tarihi belli olmamakla birlikte manastıra dönüştürülmesi 4.yüzyıl da olmuştur. Süryani Kadim Cemaati’nin dini merkezlerinden olan manastırın içerisinde çeşitli kutsal eşyalarla birlikte 52 Süryani patriğinin mezarı da yer almaktadır. Yapı, çeşitli dönemlerde yapılan eklemelerle kent turizmindeki önemini korumaktadır.


KASIMİYE MEDRESESİ
Kasımiye Medresesi Mardin il merkezinin güneybatısında yer almaktadır. Güneyde ovaya açık bir cepheye sahip olan medrese, Mardin yapılarının en büyüklerindendir. Yapı kompleksi medrese, cami ve bir zaviyeden oluşmaktadır. Kitabesi bulunmayan bu medresenin yapımına Artukoğulları döneminde başlandığı ve Akkoyunlular döneminde, Sultan Kasım tarafından 1487-1502 yılları arasında tamamlatıldığı kabul edilmektedir. Kasımiye Medresesi açık avlulu, tek veya iki eyvanlı şemaya bağlı olarak inşa edilmiş iki katlı, kesme taş ve tuğlanın bir arada kullanıldığı bir yapıdır.




ULU CAMİ


Mardin Ulu Camii’nde bir çok kitabe olmasına rağmen ilk kuruluş tarihi ve geçirdiği dönemler hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bazı araştırmacılar yapının kiliseden camiye çevrildiğini ileri sürse de mevcut veriler bu fikri desteklememektedir. Mardin camilerinin en eskilerinden olan yapı bezemeleri ve planı açısından önemlidir.




LATİFİYE CAMİİ
Cumhuriyet alanının güneyinde yer alan Latifiye Camii, Artuklular döneminde (1371) Abdüllatif tarafından yaptırılmıştır. Yapım malzemesi olarak çift renkli taş kullanılan eserin mimber ve mahfili ahşap işçiliğinin güzel örneklerindendir.




REYHANİYE CAMİİ
Çarşı içinde yer alan camii, 15.yüzyılda inşaa edilip, 18 ve 19.yüzyıllarda onarım görmüştür. Dikdörtgen planı, selsebilli eyvanı ve minaresi ile Mardin camilerinin en büyüklerinden olan yapı iki katlıdır.




ZİNCİRİYE MEDRESESİ
Zinciriye Medresesi 1385 yılında Melik Necmeddin İsa tarafından yaptırılmıştır. Bu nedenle "Sultan İsa Medresesi" diye de anılır. Bir dönem müze olarak kullanılan yapı, dilimli kubbeleri ve anıtsal giriş kapısı ile Mardin’deki yapıların en görkemlilerinden biridir.


DEYR’UL UMUR MANASTIRI
Midyat’ın 18 km doğusunda yer alan yapı, M.S. 397 yılında, Savur’lu Mor Samuel ile Katmin’li Mor Şemun tarafından inşa edilmiştir. Meryem Ana Kilisesi, Resuller Kilisesi, Kırk Şehit Kilisesi, Mor Şamuel Mabedi, Mor Şemun Mabedi gibi mekanları bünyesinde barındıran manastır, 615-1049 yılları arasında Metropolitlik merkezi görevini üstlenmiştir.

MARDİN EVLERİ




MARDİN EVLERİ


Kentin mimarisinde kullanılan temel malzeme kolay işlenebilen kalker taşıdır. Kapalı yaşam biçiminin tüm özelliklerini yansıtan Mardin Evleri, 4 metre yüksekliğe varan duvarlarla çevrelenir ve sokaktan ayrılır. Gerek planları, gerekse bezeme ve malzemeleri ile Anadolu konut mimarisinde ayrıcalıklı bir yere sahip olan Mardin evleri, kente açık hava müzesi özelliğini kazandırmaktadır.


MARDİNE GENL BİR BAKIŞ


MARDİN



Gerek stratejik konumu gerekse ticari zenginliği açısından Mardin, Ön Asya coğrafyası içinde önemli bir merkezdir. Assur kral yollarının kesiştiği noktada yer alan Girnavaz Höyük’te gerçekleştirilen kazılar, buranın M.Ö. 4.bin sonlarından M.Ö. 7.yüzyıla kadar kesintisiz iskan gördüğünü kanıtlamıştır. Yeni Assur dönemi mimari kalıntılarının yanı sıra çanak-çömlek, süzgeç, şişe, seramik heykelcikler, taş insan heykelciği, silindir mühürler gibi birçok küçük buluntunun ele geçtiği Girnavaz, Yukarı Mezopotamya kültürünün tüm özelliklerini yansıtmaktadır. Yörenin folklörü açısından da önemli bir motifi günümüze taşıyan höyüğün, cinlerin toplu olarak yaşadığı yer olduğuna inanılır ve özellikle akıl hastalarının sağlıklarına kavuşturulması için ziyaret edilir.

Hırıstiyanlık açısından çok önemli bir merkez olan Mardin’de, çeşitli dönemlerin eserleri, benzer yapı geleneğini yansıtarak belirli bir mimari bütünlük içinde günümüze kadar ulaşmıştır. Özgün mimarisiyle Mardin evleri, Kasımiye, Zinciriye, Marufiye Medreseleri, Kırklar, Mar Mihail, Behirmiz, Meryem Ana, Mar Yusuf, Mar Bitris kiliseleri, Deyr’ul Zafaran ve Deyr’ul Umur Manastırı, Ulu Cami, Çubuk, Molla Hari Cami ve Kale kentin önemli eserlerini oluşturmaktadır.


Yüzölçümü 12760 kilometrekare olan Mardin, kuzeyinde uzanan Güneydoğu Toroslar ile güneyindeki Arabistan platformunun kesiştiği alanda yer almaktadır. İl toprakların büyük bir bölümünü "Mardin-Midyat Eşiği" denilen alan kaplar.
2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı geçici sonuçlarına göre nüfusu 705098’dir. Merkez ilçenin yanısıra Dargeçit, Derik, Kızıltepe, Mazıdağı, Midyat, Nusaybin, Ömerli, Savur, Yeşilli Mardin’in ilçeleridir.

GAP’ın tamamlanmasıyla birlikte Mardin’de sulanacak 100 bin hektar alan sayesinde üretilecek pamuk, Organize Sanayi Bölgesi’ndeki işletmelerde değerlendirilecektir. Ayrıca; unlu mamuller üretimi ile meyve işleme ve tohum üretiminin yanısıra Mardin, yetiştirdiği üzümünü de sınai bazda değerlendirecektir. Bölge’deki tarımın gerek duyduğu fosfatlı gübrenin bir bölümü, ildeki gübre fabrikalarıyla sağlanacaktır. Mardin’de Organize Sanayi Bölgesi’nin yanısıra 1140 kişiyi istihdam eden ve yaklaşık 190 civarında küçük kuruluşun yer aldığı küçük sanayi sitesi mevcuttur. Ayrıca Mardin’de Serbest Bölge mevcuttur.


11 Nisan 2007 Çarşamba

merhaba arkadaşlar

bugün sizedoğu illerimizden mardini tanıtacağız.
Bir Doğu masalı Mardin
Eski zamanlara ait ihtişamını özenle koruyan Mardin, Diyarbakır Havzası ile Kuzey Mezopotamya Ovası’nı birbirinden ayıran eşikte kurulmuş özgün ve masalsı bir kale kent...
Mardin, Diyarbakır Havzası ile kuzey Mezopotamya Ovası’nı birbirinden ayıran eşikte, gökyüzüne komşu bir kalenin eteklerine kurulmuş bir taş kent. Zamansızlığı ve sonsuzluğu saklayan uçsuz bucaksız bir ova denizine nazır hazine sandığı; geceleri deniz görünümüne bürünen, sabahları ise gündüz düşleri kurduran bir masal diyarı... Mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi pek çok değere ev sahipliği yapan ve tarihten bize kalan en değerli miras olan Mardin, pek çok şaire esin veren ve “Kartal Yuvası” olarak da adlandırılan Mardin Kalesi’nde doğmuş. Önceleri kale sınırları içindeki birkaç yüz haneden oluşan kent zamanla büyümüş ve kalenin dışına taşmış. Mezopotamya Ovası’nı izlemek için en iyi mekân da, kalenin eteklerine inşa edilen, dilimli kubbeleri ve oya gibi işlenmiş taş kapısıyla Zinciriye Medresesi’nin kubbeli çatısı. Zamanında rasathane olarak kullanılan bu medresenin eşsiz manzarasını, Mardin’deki camilerin en eskisi ve görkemlisi olan Ulu Camii ve damla motifli bezemeleri ve kemerleri ile dikkat çeken minaresi tamamlıyor. Kentin ara sokaklarının ve eski evlerin arasında kaybolmadan önce yapacağBir Doğu masalı Mardin
Eski zamanlara ait ihtişamını özenle koruyan Mardin, Diyarbakır Havzası ile Kuzey Mezopotamya Ovası’nı birbirinden ayıran eşikte kurulmuş özgün ve masalsı bir kale kent...
Mardin, Diyarbakır Havzası ile kuzey Mezopotamya Ovası’nı birbirinden ayıran eşikte, gökyüzüne komşu bir kalenin eteklerine kurulmuş bir taş kent. Zamansızlığı ve sonsuzluğu saklayan uçsuz bucaksız bir ova denizine nazır hazine sandığı; geceleri deniz görünümüne bürünen, sabahları ise gündüz düşleri kurduran bir masal diyarı... Mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi pek çok değere ev sahipliği yapan ve tarihten bize kalan en değerli miras olan Mardin, pek çok şaire esin veren ve “Kartal Yuvası” olarak da adlandırılan Mardin Kalesi’nde doğmuş. Önceleri kale sınırları içindeki birkaç yüz haneden oluşan kent zamanla büyümüş ve kalenin dışına taşmış. Mezopotamya Ovası’nı izlemek için en iyi mekân da, kalenin eteklerine inşa edilen, dilimli kubbeleri ve oya gibi işlenmiş taş kapısıyla Zinciriye Medresesi’nin kubbeli çatısı. Zamanında rasathane olarak kullanılan bu medresenin eşsiz manzarasını, Mardin’deki camilerin en eskisi ve görkemlisi olan Ulu Camii ve damla motifli bezemeleri ve kemerleri ile dikkat çeken minaresi tamamlıyor. Kentin ara sokaklarının ve eski evlerin arasında kaybolmadan önce yapacağınız en iyi seçim, Mardin’i ve Mezopotamya Ovası’nı uzaktan seyretmek. ınız en iyi seçim, Mardin’i ve Mezopotamya Ovası’nı uzaktan seyretmek.